1.Giriş
Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç, 5 Haziran 2020 tarihinde katıldığı bir televizyon programında dönemin Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir hakkında birtakım açıklamalarda bulunmuştur.
“Sormak istiyorum Sayın Nihat Özdemir’e, 2010-2011 sezonu şampiyonu kimdir? Siz bu soruyu cevaplamak için günlerce beklemeyin. Alın telefonu elinize, atın bir tweet deyinki 2010-2011 sezonu şampiyonu Fenerbahçedir, hakkıyla, emeğiyle, taraftarı ve camiasıyla bu şampiyonluğu gani gani haketmiştir. Tüm terör örgütünün engellemelerine rağmen, zaman da göstermiştir ki Fenerbahçe’ye yapılan saldırının kumpas olduğunu bunu açık söyleyin veya söylemeyin. Bunu söyleyebilir misiniz?”[1]
Türkiye Futbol Federasyonu Hukuk Müşavirliği, 10 Haziran 2020 tarihinde alınan karar ile Ali Koç’u Futbol Disiplin Talimatının 38. maddesi uyarınca tedbirsiz olarak Profesyonel Futbol Disiplin Kuruluna sevk etmiştir.[2] Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu, 18 Haziran 2020 tarihinde toplanarak Ali Koç’un sportmenliğe aykırı açıklamalarda bulunduğu gerekçesiyle 45 gün hak mahrumiyeti ve 30.000 TL para cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.[3] Karara karşı yapılan itirazı değerlendirmek için 19 Haziran 2020 tarihinde toplanan TFF Tahkim Kurulu, Ali Koç hakkında verilen cezanın onanmasına oybirliği ile karar vermiştir.[4]
29 Kasım 2020 tarihinde oynanan Fenerbahçe v Beşiktaş maçının ardından TFF hakkında bir açıklama yapan[5] Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Alper Pirşen, Türkiye Futbol Federasyonu Hukuk Müşavirliği tarafından 1 Aralık 2020 tarihinde Profesyonel Futbol Disiplin Kuruluna sevk edilmiştir.[6] Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu, 3 Aralık 2020 tarihinde toplanarak Alper Pirşen’in sportmenliğe aykırı açıklamalarda bulunduğu gerekçesiyle ihtar cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.[7] Karara karşı yapılan itiraz, 10 Aralık 2020 tarihinde toplanan TFF Tahkim Kurulu tarafından oybirliği ile reddedilerek ceza onanmıştır.[8]
2.TFF Tahkim Kurulu Kararlarının Hukuki Niteliği
Anayasamızın 59. maddesinin kenar başlığı, 17 Mart 2011 tarihli 6214 s. Kanun ile “Sporun Geliştirilmesi ve Tahkim” olarak değiştirilmiştir. Maddenin 3. fıkrasına göre “Spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin kararlarına karşı ancak zorunlu tahkim yoluna başvurulabilir. Tahkim kurulu kararları kesin olup bu kararlara karşı hiçbir yargı merciine başvurulamaz.”[9] Bu düzenleme ile spor uyuşmazlıklarının çözümü ve disiplin suçlarının cezalandırılması sisteminin olağan hukuk düzeninin kuralları ve yöntemleri dışına çıkarılmasının amaçlandığı belirtilmektedir.[10]
Türkiye Futbol Federasyonu, 5894 s. Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun[11] ile kurulmuş olan, özel hukuk hükümlerine tabi, tüzel kişiliğe sahip bir özerk kuruluştur. Anılan Kanunun 5. Maddesinin 1. fıkrası uyarınca TFF’nin ilk derece hukuk kurulları arasında Disiplin Kurulu da yer almaktadır. 5. maddenin 3. fıkrasında ise ilk derece hukuk kurullarının futbol faaliyetlerinin yönetimi ve disiplinine ilişkin kararlarına karşı tebliğden itibaren yedi gün içinde Tahkim Kurulu nezdinde itirazda bulunulabileceği belirtilmektedir. Kanunun 6. maddesinde ise Tahkim Kurulu tanımlanmıştır. Buna göre Tahkim Kurulu, TFF’nin en üst hukuk kuruludur ve TFF’nin yetkili organlarının ve kurullarının kararlarına karşı yapılan başvurular hakkında nihai karar verme yetkisine sahiptir. Kanunun 6. maddesinin 6. fıkrası uyarınca Tahkim Kurulu’nun futbol faaliyetlerinin yönetimi ve disiplinine ilişkin kararları kesindir.
Buradan anlaşılmaktadır ki 5894 s. Kanun ile Türkiye Futbol Federasyonu ilk derece hukuk kurullarının kararlarına karşı TFF Tahkim Kurulu’na itiraz yolu getirilmiş ancak Tahkim Kurulu’nun futbol faaliyetlerinin yönetimi ve disiplinine ilişkin kararlarının kesin olduğu, bu kararlara karşı başkaca bir mahkemeye ya da kanun yoluna başvurulamayacağı düzenlenmiştir. Dolayısıyla Tahkim Kurulu tarafından verilen disiplin cezalarına karşı başkaca bir iç hukuk yolu bulunmamaktadır. Bu yasal düzenlemelerin Anayasanın 59. maddesine uygun şekilde yapıldığı görülmektedir.
3.Düzenlemenin Getirdiği Tartışmalar ve AİHM Başvuruları
Belirtilen yasal düzenleme gerek spor kamuoyunun gerekse hukukçuların kendi aralarında görüş ayrılığı yaşamasına sebebiyet vermiştir. Bir görüş, sporun kendine özgü dinamikleri olduğu, bu nedenle spor yargılamalarına ilişkin ulusal hukuk kurallarının ve mahkemelerin yetersiz kalacağı, bu alanda spor yargılamalarına özgü kurallar getirilerek spor yargılaması yapılması gerektiği görüşünü savunarak yasal düzenlemeyi desteklemiştir. Diğer görüşe sahip kişiler ise Anayasanın 36. maddesinde düzenlenen Hak Arama Hürriyeti ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin[12] 6. maddesinde düzenlenen Adil Yargılanma Hakkı dikkate alındığında belirtilen düzenlemenin Mahkemeye Erişim Hakkını engellediğini belirtmektedir.
Yasal düzenleme sonrasında TFF Tahkim Kurulunun futbolun yönetimi ve disiplinine ilişkin verdiği kararlara karşı tüm iç hukuk yolları tüketilmiş olduğu için kişiler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru yapmaya başlamıştır. Bu başvurular arasında yer alan ve bir dönem spor kamuoyunda uzun süre tartışılan bir olaya dayanan Sedat Doğan / Türkiye Davasından[13] bahsetmek gerektiği kanaatindeyim.
Güney Afrika Cumhuriyeti’nin ilk siyahi devlet başkanı olan ve hayatını ırkçılığı engellemeye, fakirlik ve eşitsizlik ile mücadeleye adamış olan Nelson Mandela 5 Aralık 2013 günü vefat etmiştir. 6 Aralık 2013 günü Türkiye Süper Liginde oynanan Galatasaray v Elazığspor maçı öncesinde Galatasaraylı futbolcular Didier Drogba ve Emmanuel Eboue, maç öncesi ısınmak amacıyla sahaya Mandela’ya saygılarını belirten tişörtler ile çıkmıştır.
Maç sonrasında Drogba ve Eboue, TFF Hukuk Müşavirliği tarafından slogan içeren tişört giymelerinden dolayı talimatlara aykırı davrandıkları gerekçesiyle Profesyonel Futbol Disiplin Kuruluna sevk edilmişlerdir. 9 Aralık 2013 günü basın açıklaması yapan Galatasaray Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Av. Sedat Doğan, sevk kararını eleştirmiştir.
“TFF’nin oradaki savcılık görevi yapan PFDK müfettişleri Uluslararası hukuktan bihaber oldukları gibi, bir suç işlediler. Birleşmiş Milletler Anlaşması, ırkçılığın hangi durumlarda oluştuğunu ve insanlığa karşı bir davranış olduğunu ve doğrudan insanlığa suç işlediğini söylüyor. İfade özgürlüğünün engellenmesi de suç olarak nitelendiriliyor. Kişilerin ırkçılığa karşı çıkmasını cezalandırmak da suç kapsamına giriyor. Irkçılığa karşı olmak politik bir mesaj mıdır?” [14]
Av. Sedat Doğan, açıklaması nedeniyle TFF Hukuk Müşavirliği tarafından Profesyonel Futbol Disiplin Kuruluna sevk edilmiş ve 12 Aralık 2013 tarihinde gerçekleştirilen Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu toplantısında sportmenliğe aykırı açıklamaları nedeniyle 60 gün hak mahrumiyeti ile 44.000 TL para cezası ile cezalandırılmıştır.[15] Kurul, 17 Aralık 2013 tarihinde gerçekleştirdiği toplantıda ise Eboue ve Drogba hakkında “disiplin ihlalinin unsurları oluşmadığı” gerekçesiyle ceza tayinine yer olmadığı kararı vermiştir. TFF Tahkim Kurulu’na Av. Sedat Doğan tarafından yapılan itiraz neticesinde Tahkim Kurulu, 19 Aralık 2013 tarihinde hak mahrumiyeti cezasını 30 güne ve para cezasını 22.000 TL’ye düşürerek cezayı düzelterek onamıştır.[16] Tahkim Kurulu kararına karşı Av. Sedat Doğan tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuruda bulunulmuştur.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi;
- TFF Yönetim Kuruluna tanınan geniş yetkilerden kaynaklanan Tahkim Kurulunun yapısal eksikliklerini dikkate alarak, bu üyelerin bağımsız ve tarafsızlığından şüphe etmek için meşru nedenlerin bulunduğunu, mevcut davada bu yaklaşımı bertaraf etmek için herhangi bir sebep bulunmadığını, dolayısıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Adil Yargılanma Hakkı başlıklı 6. maddesinin 1. fıkrasının ihlal edildiğini,
- Başvurucunun yapmış olduğu açıklamalar nedeniyle cezalandırılmasının ifade özgürlüğü hakkını kullanmasında bir müdahale teşkil ettiğini, makamların kararlarında bir yandan ifade özgürlüğü hakkı ile öze hayata saygı hakkı arasında kurulması gereken dengeye ve diğer yandan şiddeti, nefreti veya hoşgörüsüzlüğü besleyen veya da haklı gösteren sözlü veya yazılı açıklamalara ilişkin olarak içtihadında belirtilen ilkeleri dikkate alarak, tatmin edici hiçbir argüman sunmadığını,
- Başvurucunun ifade özgürlüğü hakkını kullanmasında yapılan müdahalenin somut olayda haklı gösterilip gösterilmediği sorusuna yeterli bir yanıt bulunmadığını, söz konusu sözlerin zarar verme kapasitesinin tespit edilemediğini, zira örneğin bu sözler nedeniyle şiddet eylemleri yapmak için tarafların teşvik edildiğinin ispatlanamadığını belirterek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin İfade Özgürlüğü Başlıklı 10. maddesinin ihlal edildiğini,
Belirterek Başvurucu lehine 7.800 EURO manevi tazminat ödenmesi gerektiğine hükmetmiştir. Bu karar, TFF Tahkim Kurulu tarafından verilen kesin kararların hukuki açıdan geçerliliğinin bir kez daha sorgulanmasına yol açmıştır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 28 Ocak 2020 tarihinde karar verdiği Ali Rıza ve Diğerleri / Türkiye davasında ise TFF Tahkim Kurulunun bağımsız ve tarafsız bir yargı yeri olmadığı yönünde hüküm kurmuştur. Anılan karar ışığında TFF Tahkim Kurulunun Bağımsızlığı ve Tarafsızlığı meselesini inceleyen Prof. Dr. H. Burak Gemalmaz, makalesinde kararı özetlemiştir.[17]
4.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarının Hukuki Niteliği
Anayasamızın 90. maddesinin 5. fıkrasına göre “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.”
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 46. maddesine göre âkit taraflar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilen kesinleşmiş kararlara uymayı taahhüt ederler. Bu kararlar, âkit devletin mahkemesinin verdiği kararı ortadan kaldırmaz, bu kararın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini ihlal ettiğini belirler. Âkit devletler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının uygulanması için gereken önlemleri almak zorundadır.[18]
Kanaatimce Türkiye Futbol Federasyonu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilen kararlar sonrasında yeni düzenlemeler getirerek Tahkim Kurulunun yapısında ve karar mekanizmasında birtakım değişiklikler getirecektir.
5.Ali Koç ve Alper Pirşen Tarafından Yapılan Bireysel Başvurular
27 Ekim 2022 tarihinde Fenerbahçe Spor Kulübü resmi internet sitesinde bir duyuru yayınlanmıştır.[19] Duyuruda özetle yukarıda atıf yaptığım disiplin cezalarından bahsedilmiş, bu cezalara yönelik olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde iki farklı başvuru yapıldığı, her iki başvuru yönünden de Türkiye Cumhuriyeti tarafından Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. ve 10. maddelerinin ihlal edildiğini kabul ederek tazminat olarak ölçülebilir zararların (PFDK cezalarına karşılık gelen tutarları), ölçülemeyen zararların ve yargılama esnasında yapılan masrafların tamamının karşılanacağının taahhüt edildiği belirtilmiştir.
“Yukarıda yer verdiğimiz açıklamalarımızdan da görüldüğü üzere temennimiz; başvurularımız sonucu varılan uzlaşmanın da bundan böyle ne Kulübümüzü, ne başka kulüpleri veya futbol dünyasının paydaşlarını, ne de Devletimizi bir kez daha TFF uygulamaları yüzünden maddi ya da manevi herhangi bir zarara uğratmayacak şekilde sonuçlar doğurmasıdır. Söz konusu uzlaşıdan hareketle; mevcut ve gelecek TFF Yönetim ve Kurullarının, Devletimizin değerli tutum ve iradesine halel getirecek subjektif, gayri hukuki tutum ve kararlardan kaçınacağını beklediğimizi vurgulamak isteriz.”
Dostane Çözüm, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 39. maddesinde düzenlenmiştir.
Danıştay 1. Dairesinin 2001/148.E. 2001/158.K. 5.11.2001 T. sayılı kararında;
“Dostane çözüm” sürecine konu olan başvuruların içinde önemli bir yeri, kamulaştırma artırım bedellerinin geç ödenmesi sonucu bedele uygulanan gecikme faizi oranının enflasyon karşısında yetersiz kalması nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi eki 1 No’lu Protokolünün “Mülkiyet hakkı” başlığını taşıyan 1 inci maddesinin ihlal edildiği savına dayalı olarak yapılan başvurular tutmaktadır. Bu başvuruların Mahkemece karara bağlananları ile dostane çözüm suretiyle kayıttan çıkarılanları birlikte değerlendirildiğinde “dostane çözüm” yolunun, bu konuda verilmesi söz konusu bir ihlal kararını önlemesi yanında ödenmek zorunda kalınan maddi-manevi tazminat ve yargılama giderleri açısından Ülkemizin yararına olduğunun Başbakanlıkta yapılan bir değerlendirme toplantısı ile de teyit edilmesi üzerine ulaştırma işlemlerine dayalı başvuruların dostane çözümle sonuçlandırılması yönündeki çalışmaların hızlandırılması, Başbakanlığın 19.04.2001 gün ve B.02.0.MÜS.0.13.00.00/145 sayılı yazısıyla ilgili tüm Bakanlıklarla birlikte Bakanlığımıza da bildirilmiş bulunmaktadır.”
İfadelerine yer verilerek Dostane Çözüm yönteminin olası bir ihlal kararının önüne geçmeyi amaçladığı ifade edilmiştir.[20]
6.Sonuç
Ali Koç ve Alper Pirşen hakkında verilmiş olan disiplin kararlarını onayan TFF Tahkim Kurulu kararları kesin nitelikte olduğu için kararlara karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru yapılmıştır. Başvuruların ihlal kararı ile neticeleneceği öngörüldüğünden dostane çözüm yönteminin tercih edildiği kanaatindeyim. Özellikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen Adil Yargılanma Hakkı ile ilgili yeni başvurular ve ihlal kararlarının önüne geçebilmek adına TFF Tahkim Kurulu yapısında ve karar mekanizmasında birtakım değişiklikler yapılması gerekmektedir. Bu değişikliklerin kapsamı belirlenirken futbolun kendine has kuralları ile hukukun temel ilkeleri arasında denge kurulmalıdır.
[1] https://www.aa.com.tr/tr/spor/ali-koctan-nihat-ozdemire-sert-tepki/1867064
[2] https://www.tff.org/default.aspx?pageID=1294&ftxtID=33347
[3] https://www.tff.org/default.aspx?pageID=246&ftxtID=33363
[4] https://www.tff.org/default.aspx?pageID=247&ftxtID=33367
[5] https://www.fanatik.com.tr/alper-pirsen-besiktas-sahaya-hazirlanmaktan-cok-algiya-hazirlanmis-2186470
[6] https://www.tff.org/default.aspx?pageID=1294&ftxtID=34259
[7] https://www.tff.org/default.aspx?pageID=246&ftxtID=34277
[8] https://www.tff.org/default.aspx?pageID=247&ftxtID=34318
[9] https://www.anayasa.gov.tr/tr/mevzuat/anayasa/
[10] Yrd. Doç. Dr. Ozan ERGÜL, Sporda Zorunlu Tahkim – Bireysel Başvuru İlişkisi: ‘Yargı Denetimi Dışında Bırakılan İşlemleri’ Dar Yorumlamak Mümkün Değil mi?, Anayasa Yargısı 32 (2015)
[11] https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.5894.pdf
[12] https://www.echr.coe.int/documents/convention_tur.pdf
[13] https://hudoc.echr.coe.int/fre#{%22itemid%22:[%22001-212060%22]}
[14] https://www.haberler.com/spor/sedat-dogan-pfdk-dingonun-ahiri-mi-5400993-haberi/
[15] https://www.tff.org/default.aspx?pageID=246&ftxtID=19622
[16] https://www.tff.org/default.aspx?pageID=247&ftxtID=19654
[17] https://blog.lexpera.com.tr/tff-tahkim-kurulunun-bagimsizligi-ve-tarafsizligi-meselesi/
[18] Doç. Dr. Şeref ÜNAL, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarının Türk İç Hukukuna Etkileri
[19] https://fenerbahce.org/haberler/kulup/2022/10/kamuoyuna-duyuru
[20] https://karararama.danistay.gov.tr/getDokuman?id=RU5DKHJWblg4Nm9Pd2x5dFpSL3NIL0NYMFg1MnMrRy9ZTmF6c3ZuTDg1SWluTExuSWl4b1V0SExWQnRCbmdselRzam9wdllqZVVwSnJub1VZWnpoTDMwRnlYWnFYUGxMUFZYdUNkWVY2TmJjcnkwb1R0RzZrdmFZK0FHbE92VHVwQmdTaHJaVVVHMllCaWlOc0dldWtraTJrdTRyRnUycmVncTFpdnEvNnV0UUN5YnZiVGZzNjFWOTNULzFaVDJGWFkxUik=&arananKelime=1.%20Daire,2001/148,2001/158